Ben , bazen çok cesurdum her rüzgarı arkama almasını bildim. Bazen çok ürkektim en ufak bir sesten bile irkildim. Bazen çok güçlüydüm her şeyi omuzlarımdan silktim. Bazen de çok güçsüzdüm şu anda olduğu gibi kaçmak istedim. Yalanlar üzerine kurulmuş hayatlar , insanların birbirlerini seviyormuş gibi görünmeleri , arkadan işler çeviren insanlar, yüzüne gülen ama arkanı döndüğün anda seni yerle yeksan etmek için uğraşanlar... Hoşnutsuzlar, bir teşekkürü bile çok görenler, takdir bilmeyenler, insanı hor görenler, dünyanın kendi etrafında döndüğünü sananlar, yalanlar , dolanlar, insanın hayal etmesini bile çok görenler, seviyormuş gibi görünüp sevmeyenler, inanmadan inanıyormuş gibi görünenler, hayata bakışımı değiştirenler, en ufak bir mutluluğa dahi kendinden başkasını layık görmeyenler ,kıskananlar, kıskandıkları halde bunu kendine bile itiraf edemeyenler, dönüp dolaşıp yine ayağıma gelenler ,insanlar, insancıklar, insan görüntüsü altında ne idiğü belirsizler. Hepsinden ama hepsinden hayatımda bir parça var. Ve hayatımda en büyük kazıkları bu saydığım insanlardan yedim. Ben çok mu iyi biriyim ? Bilmiyorum . Tek bildiğim sadece insanları insan oldukları için sevdiğim. Herkesi boş ve temiz bir levha olarak gördüğüm . Bu yaşıma kadar yani...Hiç ummadığım insanlardan hiç ummadığım zamanda en büyük darbeleri aldım. Yıkıldım mı ? Evet . Ama her zaman toparlanmam için sebeplerim vardı. Pişmanlığa hayatımda yer yoktu. Ne yaptıysam arkasında durdum.Boynumu eğmedim,başım hep dikti.Bana acı yaşatanlarsa,( takdiri ilahi demek lazım ilahi adaletin zamanı tıkır tıkır işliyor) mutlaka bir yerde tökezlediler. Öyleki bir kaç ay önce canımı yakan adam arayıp telefonda hüngür hüngür ağladı. Mutsuz,huzursuz olduğunu , bütün problemin kendi olduğunu ,onun için fazla iyi olduğumu , hala onunla konuşarak iyiliğimle onu ezdiğimi söyledi.Benim kalbimi kırdığını şu hayatta hiçbir şeye layık olmadığını da ekledi. Bende her şeyin zamanla geçeceğini söyledim. Ben düzelirim alışığım çünkü. Hiçbir hatam yoktu bu ilişkide sadece uzun zaman sonra birine güvenmek istemiştim taki güvenilecek adam olmadığını fark edene kadar ! Ben sadece her şeyin geçeceğini yineledim. Mantıklı olmam onu daha da dibe batırdı. Kendini kötü hissetti beni aldatmış olmasına rağmen benim onu teselli etmem onu şaşırttı. Sonra da dedi ki "Sakın bana beddua etme. Sen çok temizsin. Ağzından ne çıkarsa çıksın gerçekleşir.Ne olur beddua etme..." şaşırdım. Ben hayatım boyunca hiç kimseye beddua etmedim ki sana edeyim. Sen benim kalbimi kırdın, ben kırılan kalbi onarırım ama Yunus Emre'nin çok güzel bir sözü var :
Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil,
Yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil...
dedim bu sefer kötü oldu, hatta dedim ki Alvarlı Lutfî bak ne söylemiş:
Sakın incitme bir cânı
Yıkarsın arş-ı Rahman'ı
beni istediğin kadar kır ama bana bu kalbi verenle sorulacak hesabın var. Bu sefer hıçkırıklara boğuldu. Ben bu adamın merhametli olmasını seviyordum ama bana hiç merhamet göstermedi aksine çok merhametsizce davrandı. Bazen insanları tam manasıyla tanıyamıyorum. Beni şaşırtacak bir durum mutlaka oluyor.Zamanla başkalaşım geçiriyorlar. Gün gelip hesap döndüğü doğruymuş. Herkes ektiğini biçer. Ben doğru yolumda ilerleyeceğim. Bildiğim yolda... Yunus Emre'nin de dediği gibi:
Sen doğru ol da!
Varsın sanan eğri sansın.
Lakin sakın unutma ki
Sen kendini bir şey sanmadığın sürece
Doğru İnsansın...


